1.11 Türk Televizyonlarının Program Akışı

Türk televizyonlarının genel program akışı incelendiğinde, izleyici kitlesi olarak Almanya Türkleri’nin Türk televizyonları için büyük önem taşıdığı görülmektedir. Örnek olarak devlet televizyonu TRT TÜRK (TRT INT) ile özel televizyon kanalları Kanal D, ATV, TGRT EU ve Kanal Avrupa Almanya’da yaşayan Türkler’e yönelik programlar sunarak, bu kitleye ulaşmaya çalışmaktadırlar.

Bu televizyon kanallarının bir bölümü ilerleyen yıllarda, tıpkı gazetelerin Avrupa sayfalarında olduğu gibi, Avrupa'ya yönelik özel programlar hazırlamaya başlamışlardır. Örneğin, TRT TÜRK Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler için politik, kültürel programlar yapmaktadır. "Al-manya'dan" gibi programlarla, Avrupa ülkelerinde yaşayan göçmenlerin sorunları konu edilmektedir. TRT TÜRK'te yayınlanan tartışma programları ise genellikle Ankara'daki stüdyolarda çekilmekte ve konuklar Avrupa'dan davet edilmektedirler.

TRT TÜRK'ün Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler’e yönelik yaptığı yayınlar, çeşitli        araştırmacılar tarafından yorumlanmıştır. Örneğin, araştırmacı yazar Andreas Goldberg TRT-INT'in yayın amaçları için şunları söylemektedir:

"TRT-INT ilk etapta yurt dışı Türkleri’ni Türkiye'ye daha sıkı bağlamanın aracıdır, onları Almanya'da veya kendi göç ettikleri ülkedeki sorunlardan, tartışma ve problem-lerden açıkça koparmaktadır. Nihayet unutulmaması gereken husus, TRT-INT'in, pro-gram içeriklerinin devlet politikaları tarafından belirlenen, resmi bir yayın organı olduğudur."

Türk medyası üzerine Dr. Dirk Halm ve Dr. Martina Sauer'in ortak açıklamalarında da TRT-INT’in amacı şu şekilde özetlenmektedir:

"Bu kanalın birincil amacı, Almanya Türkleri’nin Türkiye ile olan bağlarını güçlendirmek ve sürdürmektir."

Bugün gelinen nokta itibarıyla, pek çok televizyon kanalında Avrupa'ya yönelik özel programlar yer almaktadır. Bu programlar genellikle "tartışma programı" formatındadır. Ayrıca son zamanlarda spor programları da hazırlanmaya başlamıştır. Özel televizyon kanallarının çanak anten üzerinden Avrupa'ya yayın yapmasıyla birlikte, bu kanallarda Almanya Türkleri’ne yönelik programların da öne çıkmaya başladığı izlenmektedir. Dijital teknolojinin gelişmesi sonucunda, büyük televizyon kanallarının Türkiye ile Avrupa yayınları birbirinden farklılık göstermeye başlamış, belli saatlerde Avrupa'ya yönelik hazırlanan programların sadece Avrupa'da izlenme olanağı ortaya çıkmıştır.
Sunulan programların büyük çoğunluğu magazin-siyaset-danışma türündedir. Bu programlarda sıklıkla, Almanya Türkleri açısından önem taşıyan "anadil", "uyum", "emeklilik" gibi konular işlenmekte, güncel politik tartışmalara yer verilmektedir. Ayrıca TGRT EU gibi bazı televizyon kanalları, Almanca programlar da yayımlamakta ve filmlere Almanca altyazı eklemektedirler [14]. Bu durum, Avrupa baskısı yapan gazetelerde olduğu gibi, televizyonlarda da Almanca’nın artık bir zorunluluk haline geldiğini göstermektedir.

Programlar karşılaştırıldığında, Türkiye ve Almanya’daki stüdyolarda üretilen programlar arasında büyük bir kalite farkı olduğu gözlenmektedir [15]. Genel olarak değerlendirilecek olursa, Almanya’da bulunan televizyon kanal temsilcilikleri, bu ülkede yaşayan Türkler’in güncel yaşamlarındaki zorluklara karşı hassasiyet sergilemekte, haber ve programlarına bunları yansıtmaktadırlar. Almanya’da üretilen programlarda, kaynak yetersizliği dolayısıyla, ortalama yapım masraflarının düşük tutulmasının program kalitesine yansıdığı gözlenmektedir.

Bazı kesimler, Almanya’daki Türk medyasının paralel toplum oluşmasına yol açacağına dair eleştiriler yöneltmektedirler. Paralel toplum imasıyla, medya yoluyla homojen bir topluluğun etnik, kültürel, sosyal ve bölgesel açıdan içine kapanabileceği görüşü kastedilmektedir. Oysa bu düşünce yanlıştır. Bu konuda Almanya’da faaliyet gösteren Türk dernekleri örnek verilecek olursa, bu derneklerin, Alman derneklerinin tatmin edemedikleri kültürel bağlılık ihtiyacını karşıladıkları, böylece Türk derneklerinin Alman kurumlarına karşı aynı işlevi gören bir kurumun çoğaltılmasından ziyade, o kurumu tamamlama işlevini gördükleri anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle, örnek olarak Almanya’daki Türk Okul Aile Birlikleri göçmen kökenli in-sanların sorunlarına çözüm ararken, Alman veli derneklerinin bu alandaki boşluklarını doldurmakta ve onları tamamlamaktadırlar.

Aynı durum, paralel toplum yaratmaktan ziyade, toplumsal gereksinimleri karşılama işlevine sahip olan Türk medyası için de geçerlidir. Alman medyasında kültürel çeşitliliği benimseyen yaklaşımların yok denecek kadar az olması veya bu konunun daha önce belirtildiği gibi sorun olarak lanse edilmesi sonucu, göçmen kökenli insanlar bu konudaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere "kendi" medyalarına yönelmektedirler. Teknik imkanların Türkiye'deki programların eş zamanlı olarak Federal Almanya’da da izlenmesini mümkün kılması, Türk ailelerin düzenli bir biçimde bu programları takip etmesini sağlamıştır. Ayrıca, programların bir bölümü özellikle bu ailelere hitap etmektedir.

Daha önce değinilen WDR raporuna göre, Almanya'da yaşayan Türk gençleri aynı oranda hem Alman hem de Türk medyalarını izlemektedirler. Türk kanallarında genelde diziler, haberler ve filmler izlenirken, Alman kanallarında bilgilendirme, danışma, komedi ve sinema filmleri takip edilmektedir. Bu sonuçlar, 14 ila 49 yaş arasındaki Türk izleyicilerin medya kullanımı ve görüşleri  hakkındaki ilk önemli verilerdir.

Almanya Türkleri’nin gereksinim ve beklentileri hakkındaki araştımalarda, kuşaklar arasındaki farklılıklara dikkat edilmesi gerekmektedir. İlk kuşağın ana vatanlarına bağlılık ve hasret giderme ihtiyaçları Türk medyası yoluyla karşılanırken, ikinci kuşak kendilerinin Türk kökenli Alman olduğuna dair kanıyı ayakta tutan programları tercih etmektedir.

Bu sonuçlar, Türkler’in medya alanında bir gettolaşmaya giderek içe kapanmadıklarını, tam tersine Türk ve Alman medyalarını yan yana takip ettiklerini ve bu harmanlamanın da iki ülkenin ve kültürün yaşamlarına yansımasının göstergesi olduğunu göstermektedir.

Neticede, Türk medyasından etkili biçimde faydalanma, düşünüldüğü gibi çoğunlukla "medya gettolaşması"na yol açmamaktadır. Özellikle tamamlayıcı olarak Alman medyasını da izleyen Türklerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Öte yandan Alman medyasının daha fazla kullanılmasıyla ana dildeki medyadan kopma arasında bir bağlantı yoktur.

[14] Avrupa’da Türk Televizyonları, Yücel Özdemir, Nisan 2007, Evrensel
[15] Türk Televizyonları ve Avrupa’daki Türklere Yönelik Özel Programlar, Çiçek Bacık (Philipps Ü.), 2007