3.3 Dini Konularda Bilgilenme İhtiyacını Medya Karşılamalıdır

Başka bir prgram formatı ise, Hristiyanlar için ARD’de yapılan pazar konuşmasının benzeri olarak bir "Cuma’ya  Doğru" programı olabilir. Böyle bir format ile hem Müslümanlar’a hem de diğer ilgi duyan ya da bilgilenmek isteyen kesimlere hitap edilebilir ve bu programda toplumları birleştirici mesajlar yayınlanabilir. Bu gibi programların sembolik bir etkisi olmakla beraber, programın varlığı, dikkate alındıkları hissi yaratmasıyla Müslümanlar’ın Almanya’ya bağlılığını arttıracaktır. Bu tür bir program ayrıca, diğer Avrupa ülkelerindeki medya kurumlarına da örnek olacaktır.

Bu kapsamda, 2006 yılı Mayıs ayından itibaren, Federal Almanya yayın kurumlarından SWR, İslam’a devlet televizyonlarında yer vererek, „İslam  Konuşması (İslamisches Wort)“ adlı programı ayda bir kez ve sadece SRW İnternet sayfalarından ses kaydı olarak dinleyicilere sunmaya başlamıştır.
Almanya'nın İkinci Devlet televizyonu ZDF’de aynı şekilde, "Cuma Forumu (Forum am Freitag)" yapımını gerçekleştirmiş ve bu programı Temmuz 2007’den itibaren web sayfaları üzerinden yayınlamaya başlamıştır. Aynı yapım, 10 Ağustos 2007 tarihinden itibaren her Cuma, saat 20.45’te, dijital ZDF infokanal’da izleyiciye sunulmaktadır.

Fakat ayda bir veya iki kez hazırlanıp sunulan bir programın güncel olayları zamanında yorumlaması güçleşmekte ve ayrıca mevcut uygulama ile program, sadece interneti kullanabilen dinleyicilere veya dijital ZDF infokanal izleyicilerine ulaşabilmektedir.

Bilindiği gibi, bugün Federal Almanya’da sayıları yaklaşık olarak 3,5 milyonu bulan Müslüman nüfus bulunmaktadır. Yıllarca Müslümanların kültürel gereksinimlerini dikkate almayan ve GEZ ücretlerini tahsil etmelerine rağmen onlara hizmet vermeyen yayın kurumlarının, bu konuyu son zamanlarda gecikmiş olarak gündeme alması olumlu bir yaklaşım olmakla birlikte, bunu ayda bir, iki kez ve bir kaç dakikalik internet yayını veya çok az sayıda izleyici kitlesine hitap eden dijital ZDFinfokanal üzerinden yayınlanan bir program ile geçiştirmeleri, baştan savma bir tutumdur ve samimi olmadığı izlenimi vermektedir.

ARD, ZDF ve eyalet kanalları yetkililerinin (SWR, WDR gibi) konuyu ciddiyetle ele aldıklarını ve entegrasyon çabalarında samimi olduklarını göstermeleri adına, "Cumaya Doğru“ programını, Hristiyanlar’a yönelik „Pazara Doğru“ (Wort zum Sonntag)" programında olduğu gibi, haftada bir veya en az ayda bir kez ARD’den yayınlamaları gerekir. Program ancak bu şekilde geniş kitlelere ulaşabilir ve hem Müslümanlar’a hem de Alman toplumuna birleştirici mesajlar verilebilir.
Diğer önemli bir husus, „Cumaya Doğru“ programının çağdaş İslam anlayışıyla düzenlenmesi gerekliliğidir. İslam’a karşı ön yargıları yıkmada önemli bir görev üstlenen program, çağdaş ve bilimsel bir yaklaşımla, mezhepler ve dinler arası diyaloğun altını çizerek İslam dinini tanıtmalıdır. Programın içeriğinin belirlenmesinde aşağıdaki konuların dikkate alınması önem taşımaktadır. Elbette buradaki öneriler farklı dinlere sahip insanların yaşadığı Türkiye’de de TRT tarafından ilgili programlarda dikkate alınabilir.

 Dinler Arası Diyalog
„Cumaya Doğru“ programında dinler arası diyalog, güncel olaylar ele alınarak işlenmelidir. Yakın zamanda yaşanan bir örnek olarak, Malatya’da bir yayınevinde İncil basılması gerekçesi ile Hristiyan olan üç kişinin hunharca katledilmesi, günümüzde dinler arası diyaloğa ne denli ihtiyaç olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu sebeple, „Cumaya Doğru“ programının, radikal dincilerin düzenlediği şiddete karşı kapsamlı, bilgilendirici ve aydınlatıcı mesajlar vermesi son derece önemlidir. Bu programlarda değişik dinlere ve etnik gruplara ait insanların barış ve huzur içerisinde, beraberce yaşayabilmelerini teşvik edici söylemler vurgulanmalıdır.

 Kutsal Günleri Anma
„Cumaya Doğru“ programında belli aralıklarla tüm dinlerin temsilcileri bir araya gelebilmeli, her dinin belirli kutsal günleri birlikte kutlanabilmeli ve bu günlerin önemi üzerine bilgilendirici tartışmalar düzenlenmelidir. Bu tip bir yaklaşım, Almanya’da yaşayan farklı dine mensup insanlara birleştirici mesajlar gönderecek ve dinler arası diyaloğa büyük katkı sağlayacaktır.

 İslam’da Kadın
Bu konuda gündemde olan yoğun tartışmalara yönelik olarak özellikle belirtmek gerekir ki, kadınlara yönelik insan hakları ihlalleri İslam dini ile bağdaştırılamaz. „Cumaya Doğru“ programında, kadına karşı şiddet konusunda dini ya da kültürel nedenlerin öne sürülmesi reddedilmeli, kadını dışlayan her türlü ayrımcı davranışa karşı net mesajlar verilmelidir.

 Okul’da İslam
„Cumaya Doğru“ programı, okullarda Müslüman kız çocukların yüzme, spor, biyoloji ve cinsel bilgi derslerinden muaf kalmalarının İslam diniyle kesinlikle bağdaşmadığı mesajını vermelidir. İslam  dininin, insanları cinsiyetleri bakımından ayrımcılığa tabi tutmadığı mesajı kamuoyuna açık ve net bir şekilde iletilmelidir.

 İslam Hakkındaki Klişe ve Ön Yargılar
Alman toplumu bu ülkede yaşayan Müslümanlar ve İslam dini hakkında az bilgiye sahiptir. Var olan bilgi ise genel olarak klişe ve ön yargılara dayanmaktadır. Bu klişe ve ön yargılar, genel olarak medyanın Müslümanlar’ı "radikal İslam“, „İslami terör“ gibi olumsuz manşetler ile ekrana taşımaları ile oluşmaktadır. „Cumaya Doğru“ programı, söz konusu klişe ve ön yargıların aşılmasına yardımcı olabilir, Almanlar’ın ve bu ülkede yaşan Müslümanlar’ın birbirlerini anlamalarına ve uyum içinde yaşamalarına katkı sağlayabilir. Müslümanlar’ın medy-ada temsili ile programın sembolik bir etkisi olacak ve bu yaklaşım Müslümanlar’ın Alma-nya’ya bağlılığını arttıracaktır.

 İslam’da Mezhepler
„Cumaya Doğru“ programında İslam’ın farklı mezhepleri, bilimsel ve tarihsel yönleri ile ele alınmalı, izleyiciler bu konularda tarafsız olarak bilgilendirilmelidir. Programda bu farklı İslami mezhep temsilcileri konuk edilerek her kesime söz hakkı verilmeli, program dışlayıcı değil, İslam alemi içindeki tüm kesimleri bütünleştirici bir yaklaşıma sahip olmalıdır. Programda İslam felsefesine özellikle ağırlık verilmelidir.

 Program Danışmanları
„Cumaya Doğru“ programının çağdaş, laik bir anlayış çerçevesinde planlanması ve içeriklerinin hazırlanması için bir program komisyonu kurulmalıdır. Bu program komisyonunda, Almanya’dan ve Müslüman göçmenlerin geldikleri ülkelerden konu ile ilgili uzmanlar, İslam bilimcileri ve ilgili medya elemanları yer almalıdır.