4 Sonuç

Federal Almanya’daki demografik değişim, toplumunun yapısını ve bununla birlikte ülkenin geleceğini önemli ölçüde belirlemektedir. Medya kurumları da Almanya’daki toplumun değişen yapısına uygun olarak program anlayışını yeniden şekillendirmeli ve farklı etnik kökene sahip insanlara, onların beklentilerine ve yaklaşımlarına yer vermeli, onlara iş imkânları tanımalıdır.
Şüphesiz, demokratik bir toplumda basın özgürlüğü son derece önemlidir. Hükümetler basın özgürlüğünün devamlı korunmasını sağlamalı, her tür medyanın çeşitliliğini, siyasi, sosyal ve kültürel faaliyetlerini desteklemelidir. Medya kurumları da özellikle haber ve program, ve istihdam politikalarında sorumluluğunun bilincinde hareket ederek, farklı etnik ve dinsel kökene sahip insanları ‘öteki’ olarak göstermemeli ve onlara kurumlarında yer vermelidir.

Farklı olana karşı geliştirilecek toplumsal refleksler önceden varolan ve hep aynı kalan unsurlar değildir. Farklıllıkları kabullenen ve zenginlik olarak gören bir toplumsal davranış biçimi oluşturulabilir, inşa edilebilir. Siyasetçiler, entelektüeller ve medya gibi kurum ve kuruluşlar bu anlamda belirleyici unsurlardır. Farklı olana ilişkin geliştirilecek toplumsal refleksi olumluya veya olumsuza çevirmek büyük ölçüde bu kişi, kurum ve kuruluşların elindedir. Medyanın da desteği ile, „çeşitlilik içinde birlik“ anlayışından yola çıkarak, Almanya’da diğer kültürel, dinsel ve etnik farklılıklara yer olduğu olgusu etkin bir şekilde inşa edilebilir.

Bu süreçte özellikle kurumlara önemli görevler düşmektedir. Kurumlar kültürel çeşitliliği anaakımlaştırmak için kendi paylarına düşenleri yapıp yapmadıklarını irdelemeli, toplumun değişen yapısı içinde, farklı etnik kökenlerden gelenlere, onların beklentilerine ve yaklaşımlarına kendi kurumlarında ne oranda yer verdiklerini gözden geçirmeli, farklı etnik kökenden gelenlere eşit imkanlar tanıyıp tanımadıklarını tartışmalıdırlar.

Medya  kuruluşları,  toplumda  ırk,  etnik  köken  ve  dini inanç  temelinde  tanımlanan  kültürel  çeşitliliğe  sahip grupların,  ulusal  ve  uluslararası  düzenlemelerde  yer verilmiş  ve  koruma  altına  alınmış,  var  olma  ve  kendini ifade  etme  hakkını  gözetmelidirler. Bu  grupların ayrımcılığa uğramaksızın, toplumsal barışı güçlendirme yönünde  desteklenmelerinde medyanın rolü son derece önemlidir. Bu  bağlamda,  medya  kuruluşlarında kültürel çeşitliliğin temsilinde karşılıklı anlayışı güçlendirecek bir  yaklaşım  benimsemek  öncelikli  hedef  olmalıdır.

Federal Almanya’da etnik kökeni ne olursa olsun herkesin uyum içinde birlikte yaşayabilmesi, ortaklaşa bir gelecek kurabilmeleri için, toplumsal katılım odaklı, içinde çokkültürlülüğü barındıran ve destekleyen medya politikaları belirlenmelidir. Alman medyası programlarında içeriğe yönelik değişiklikler yapmalı, televizyon, radyo ve gazetelerde farklı etnik köken ve kültürden insanları kucaklayan program ve haberlere yer vermelidir.

Aynı şekilde Alman medyası, misafir işçilik döneminin kapandığını algılayarak, bugün artık içsel bir olgu haline gelen göç gerçeğine uygun, kültürel zenginlikleri içinde barındıran yayın politikalarını üretmelidir. Farklı etnik kökene sahip insaların konu edildiği film, haber ve programlar yoluyla topluma ‘yabancı veya öteki’ imajı gönderilmemeli, ayırıcılıktan ziyade birleştirici mesajlar aktarılmalıdır.
Alman medyasında kültürel çeşitlilik konusu haberler, sinema filmleri, diziler ve magazin gibi genele yönelik ve çoğulcu toplumu oluşturan Alman izleyicilerin ilgisi dahilinde, çekici ve sık izlenen program formatlarında (film, dizi, vs.) yer almalıdır. Ancak böylelikle film, dizi, haber, belgesel gibi çeşitli program formatlarında yansıtılan toplumdaki kültürel çeşitlilik medyada anaakım haline gelebilir.