Almanya’da da izlenebilen bazı Türk televizyon kanallarında, toplumsal değerlerin dikkate alınmadığı bazı haber ve programlar yapıldığı gözlemlenmektedir. Popüler televizyonculuk adı altında, son yıllarda ciddi anlamda artış gösteren, bir yandan toplumun ahlak, kültür ve değer-lerini, öte yandan yayıncılık etiğini göz ardı ederek izleyiciye sunulan bu tür yapımlar, toplumu olumsuz yönde etkilemektedirler. Suni gündem yaratan haber ve magazin programları, şiddet içeren, topluma kötü modeller sunan dizi ve filmler, halkın din ve inançlarını sömürüye yönelik programlar, topluma onarılması güç, büyük zararlar vermektedirler. Hiç bir sosyal, kültürel ve bilimsel içeriği olmayan bu tür programlar yoluyla, özellikle kendilerine örnek model arayışında olan gençlerimiz, medyanın topluma sunduğu yanlış modellerin etkisinde kalmakta, toplum medyadaki bu tip programlar ile yozlaşmaya itilmektedir.
Televizyon, büyük kitlelere hitap etmesi dolayısıyla önemi büyük ve sosyal sorumluluğu son derece yüksek olan bir iletişim aracıdır. Birtakım medya kuruluşlarının “halk istediği için bu programlar var”, şeklinde bir savunma ile sunduğu bu tür yapımlar, gerçekte halka bu programlar sunulduğu için izlenmektedirler. Medyanın bir ölçüde kendi maddi kazanç kaygısı gütmesi söz konusu olsa da, toplumun menfaatleri her zaman bu gibi maddi kaygılardan önce gelmeli, medya sorumluluğun bilincinde olarak, toplumsal değerleri gözeten yapımlar sunmalıdır.
Medya kurumları, bünyesinde uzmanların yer aldığı öz denetim kurumlarına sahip olmalı ve bu kurumlar toplumu doğru bilgilendiren ve yönlendiren kaliteli programların oluşmasında etkin bir biçimde çalışmalıdırlar.
Diğer yandan bu konuda medya kadar topluma da görevler düşmektedir; toplum yeri geldiğinde medyadaki kirliliğe karşı tepkisini göstermeli ve televizyon kanalları veya programları konusunda seçici olmayı bilmelidirler.
