Giderek çeşitlenen medya, tüketicileri de bilinçli olmaya zorlamaktadır. Toplumun kültürel değerlerini hiçe sayarak yayınlarını sürdüren bazı televizyon programlarının, toplumsal yapıya zarar verebileceği açıktır. Televizyon kanallarının en büyük geliri olan reklamlardan daha fazla pay almak için, seyirciyi kendi ekranına çekmek amacıyla yaptığı bazı programlar, toplumu olumsuz etkilemekte, reklam pastasından en büyük payı almak isteyen televizyon sahipleri, bu yolda her türlü yöntemi denemekten maalesef geri durmamaktadırlar. Bu türlü programlarla seyircisini artırmaya çalışan televizyon kanalları, şüphesiz toplumda kültürel erozyona neden olmaktadırlar. Pek çok uzmanın giderek daha fazla dikkat çektiği bu durum, ancak bilinçli seyircilerin sayısının artması ile önlenebilecektir.
Bu konuda medyayı denetlemede bazı ana yöntemler vardır, bunlar medyanın kendi kendisini kontrol etmesi, sivil toplum kuruluşlarının medyayı takip etmesi ve en önemlisi medya tüketicilerinin bilinçlenmesi olarak özetlenebilir. Öte yandan medyanın bir kamu kuruluşu tarafından denetlenmesi yerine, kendi denetim standartlarını oluşturması çok daha yerindedir. Bir programın yayından kaldırılması için mahkeme yasağına gerek duyulması yerine, toplumsal sorumluluk sahibi olan medyanın kendi iç denetim kurallarını işletmesi çok daha etkili olacaktır.
Bu denetim yöntemlerinden en etkili olanı, bilinçli tüketicilerin sayısının artmasıdır. Bilinçlenen izleyiciler seçici davranarak, toplumsal yapıya zarar veren programlar sunan kanlları izlemeyerek bu problemin önüne geçebileceklerdir. Neticede toplum kendi değerlerini koruyabilmeli ve medyada buna aykırı bir durum olduğunda telefon, e-mail gibi araçları kullanarak, protestolarla tepkilerini ortaya koyabilmelidirler.
